Önlisans Eğitimini Lisansa Çevirmek
Bunun için ülkemizde Dikey Geçiş Sınavı (DGS) uygulanıyor. “Çok güzel. O zaman ön lisans öğrencileri bu sınava girsin, üniversite mezunu olsun” diye yazmayı çok isterdim. Ancak sınavın zorluğu, kontenjan azlığı ve ilgili bölüm seçme zorunluluğu öğrencilerin bu hayallerini gerçekleştirmelerini engelliyor.
Bunun için birkaç yol var. Mesela yurtdışında, özellikle de Amerika’da transfer öğrenci olarak dört yıllık üniversitelere başvuru yapabilir ve lisans diploması alabilir. Ancak bu, ilk iki yıl Türkiye’de, son iki yılı da Amerika’da olmak üzere toplam dört yılda lisans diploması alırsınız anlamına gelmez. Çünkü, transfer olmak için başvuru yaptığınız yabancı üniversite, iki yıl boyunca aldığınız dersleri inceleyip, yeni müfredatta başarılı olabilmeniz için ek dersler sunabilir. Bu da, yurtdışındaki eğitim sürecinizi uzatabilir. Ama dilediğiniz bölümü seçme özgürlüğünüz var. Zaten Amerikan sisteminde üniversite eğitiminde 3. yılın başında okumak istediğiniz bölümü seçersiniz. Notlarınız da bu bölüme uygunsa istediğiniz bölümde eğitim alabilirsiniz.
Bana göre ülkemizde iki yıllık eğitim veren kurumlara Amerika’daki kadar değer verilmiyor. Özellikle Amerika’da iş dünyası ön lisans eğitimi veren “Community College”, “2 Year Colleges” veya “Junior College” olarak tanımlanan bu programlardan mezun olan kişilere yetişmiş ara eleman olarak bakıyor. Hatta bazı kurumlar bu gibi mesleki çalışan ihtiyaçlarını sadece bu program mezunlarından seçiyor. Çünkü işletmelerin sadece mühendislere, yöneticilere ihtiyacı yok. Tıp teknisyeni, mühendis yardımcısı, tekniker gibi “ara elemanlar” işletmeler için oldukça önem kazanıyor. Ülkemizde de keşke bu durum aynı olsa.
Size “ara eleman” yetiştiren çok güzel birkaç bölüm ismi de önerebilirim: “child development (çocuk gelişimi), health care services (sağlık hizmetleri), automotive engineering (otomobil mühendisliği), food management (yiyecek yöneticiliği), photograhy (fotoğrafçılık).
Biliyor musunuz, Amerika’da bulunan öğrencilerin iki yıllık eğitimi seçme oranları yüzde 40. Bu, eğitime ne kadar önem verildiğinin göstergesi. Üstelik Amerika’daki bu programlar dört yıllık üniversitelerin ilk iki yılında harcadığınız ücretten çok daha ekonomik. Yurtdışı eğitimle ilgili yazdığım diğer yazılarda fiyatlardan da bahsetseniz ne iyi olur diyen okurlarımız var. Haklılar. Yeri gelmiş ve konu paradan açılmışken Amerika’da dört yıllık üniversitelerin okul ücretleri 14.000 USD – 25.000 USD arasındayken, iki yıllık ön lisans okullarının okul ücretleri 5.000 – 10.000 USD arasında. (Sadece okul ücretinden bahsediyorum) Ekonomik olması nedeniyle de dört yıllık okullara kabul alabilecek birçok öğrenci, ilk iki yıllarını Community College yani ön lisans okullarında geçiriyor.
Şimdi harekete geçmek ve iki yıllık diplomalarını Amerika’da 4 yıllık lisans diplomasına çevirmek isteyenler için adım adım rehber:
1. Amerika’da başvuru yapmak istediğiniz üniversiteleri belirleyin. Okul seçiminde önemli kriterler şunlar:
- Bölüm kalitesi
- Kabul koşulları
- Ücretler
- Bulunduğu yer
- Okulun büyüklüğü
- Konaklama seçenekleri
- Eğitim kalitesi
- Saygınlığı
- Fiziksel yapısı
- Kampus yaşamı
- Güvenlik
- İklim
2. Okulun istediği başvuru evraklarını hazırlayın. Türkiye’den Alınan ön lisans diplomasıyla Amerika’daki dört yıllık eğitime transferlik için gerekli başlıca evraklar ise şöyle:
- Ön lisans diploması
- Transcript (lise ve üniversite)
- Referans Mektupları (lise ve üniversite)
- TOEFL
- SAT (bazen)
- Sosyal aktiviteler
- Banka mektubu
- Essays (kompozisyonlar)
- Üniversite ders açıklamaları
Başvuru tarihleri için bir tarih veremiyorum. Çünkü her üniversitenin kendine ait bir transfer başvuru son tarihi vardır.
Özetle:
İki yıllık diplomanızı aldığınızda şu üç seçeneğiniz var:
1. İşe girmek
2. Dikey Geçiş Sınavına (DGS) girmek, başarılı olmak ve ülkemizde ilgili alanınızda eğitim görerek dört yıllık lisans diploması almak,
3. Amerika’da dört yıllık üniversiteye “TRANSFER” öğrenci olarak başvuru yapmak ve dilediğiniz bir bölümde eğitim alarak dört yıllık lisans diploması almak.
Montaigne, “Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan hayır gelmez” demiş. Umarım bu yazıyla bu konu hakkında kafasında soru işaretleri olan arkadaşlara yardımcı olabilmişimdir.